Searching...

MeRoB Hikayeleri

 

Ben Şizofren Değiliz

1.Bölüm

Bu aralar canım çok sıkkın. Geç ergenlik mi yaşıyorum ne? Yaşıtlarımın çoğu kucaktan kucağa dolanıyor. Şuana kadar hiç kimseyle çıkmadım desem bana güler misin? Anlamıyorum. Çıkınca ne oluyor? Dünya'nın en mükemmel insanı mı oluyorsun? Yer çekimi kuvvetine denk muhteşem bir buluşa mı eş değer bir özelliğe sahip varsayılıyorsun? Ya da ''Hey ben bir uzaylıyım!'' gibi şeyler bağırdıktan sonra tüm gözlerin sana dönüş hızıyla hazla mı doluyorsun? Hadi ama şu sırrı söyleyinde bizde bir çağresine bakalım!
Bu okuldan nefret ediyorum. İnsanlarından. Bana geri kafalı deyip aslında beyin koymak için bile kafası olmayan canlılardan. Ne demiş Hermione Granger, ''Önemli olan kitaplarda aşkı yakalaya bilmek. Gerçeğinide doğru bir zamanda yaşarsın.'' Pekala bunu ben dedim. Ama kendi sözlerimi sanki başka biri söylüyormuş gibi söylemekte bana haz veriyordur belki! Bunu hiç düşünüdn mü?! İyice saçmalıyorum. Hiç arkadaşının olmaması böyle bir şey işte. Ben kitaplara bakıyor onlar bana. Bakışa bakışa istemeden ezberliyorum herşeyi. Aslında ben çok güzelimdirde bakımsızlıktan böyle görünüyorum, çaktırmayın. Ah yine içimdeki sesle konuşuyorum. Sonra Hermione neden kendi kendine konuşuyor? Neden kendine vuruyor? Konuşacak canlı mı kaldı! Delirttiler adamı sonunda. Gryffindor'a kazandırdığım puanlara yazıklar olsun! Ah ne vardı Rvenclaw'a seçilseydim. Birlikte dersler hakkında tartışabileceğim arkadaşım olurdu. Bir köpeğim ne bileyim bir kurtçuğum bile yok! ah, sanırım asıl olması gereken baykuş,kurbağa falan. Herneyse.
''Başkanlar için olan zamanda doldu bayan Granger.'' Mundar karı. Omuzlarımı silkerek bir kaç saatte kaynaştığımız iksir kitabınının kapağını kapadım.Kalın siyah ciltli iksir kitabını ezberlediğim rafına koyup fısıldadım.
''Üzülme. Tekrar görüşeceğiz.''
''Efendim?''
''Yok bir şey. İyi geceler.'' Gece seni devler kaçırsın! Örümcekler parça parça kopartarak işkenceyle yesin! Kedavraların hepsini vücudun çeksin. Sinirli adımlarla kütüphaneden fırladım. Hadi ama? Tek kurtuluş yerimdi orası benim! Yaralı kafa Potter'dan bile daha ilgi çekici bir yerdi. Hem arada bir kaç seksi popolu Slytherinlileride görmüyor değildim. Malfoy'un adı neydi? Draco. Hımm. Aleminyum folyoyla sarıp saklayası geliyor insanın. Bir başka sıkıcı gün daha. Gryffindor ortak salonuna girdiğimde bomboş bir odayla karşılaşmak pek fazla canımı sıkmıyordu. Çünkü alışkındım. Yanlız olmak doğamda vardı. Ağır adımlarla kızlar yatakhanesine doğru ilerliyorum. Ağır bir gün. Ağır adımlar. Tik tak tik tak. Kolumdaki New York'dan aldığım swatch marka saatime verdiğim 250 dolara kıymasam hemen onu şu karşımdaki duvara atabilirim. Tik tak tik tak. Zaman geçmek bilmedi. En sonunda kendi odama vardığımda yavaşça kapıyı açarak içeri girdim. Kendime ait başkanlık vızırtısı adlı odada hiç kalmadım. İyice asosyalleşmeye gerek yok. Yüzümüz canlı görsün. Yatağıma tam uzunmak üzereyken -üzerimi tek bir asa hareketiyle değiştirmiştim- hafif ciyaklama benzer sesle irkildim. Hıçkırık sesleri. Umursamadım. Gömdüm kafayı oh mis. Çarşaflarda yeni değiştirilmiş. Ühühühü. Gece gece ya sabır. Hızla yataktan kalktım. Şu kız ya susacak ya susacak! Yatak örtüsünü açıp tam bağırmaya konsantire olmuştum ki küçük Weasley'in masum ve acınası surat ifadesiyle durdum. Çünkü bu bakışı biliyordum. Tanıdıktı. Bir zamanlar benimde sadece yanlızken takındığım bir bakıştı. O zamanlar bunu önemserdim. Sevilmemeyi önemserdim. Artık hiç bir şey umrumda değil. Ama bu kızıda kendi haline bırakamam. Ben acımasız ve kötü biri değilim. Ben bir Gryffindor'um. Ve şimdi sana destek olacağım Weasley. Bu delinin kıymetini bil. Kızıl kafanın yatağının yanına kıvrıldım. Başta korksada ağlamaya devam etti. Hiç bir şey söylemeden yavaşça ona sarıldım.
''Ağla içini dök.''Şafak sökene, bir kaç beden kıpırdaşana kadar ağladı. Sonunda, güç bela uykuya dalar gibi olduğunda gitmek için ayağa kalktım. Gözlerini hafifçe aralayıp bana baktı o an. Elimi tutup gülümseyen surat ifadesiyle söyledikleri tüm gecemi boşa harcamadığımı öğrenmeme neden oldu.
''Teşekkürler.'' Bir şey değil Weasley. Kütüphanede karşılaşmak üzere. Hoşçakal.
Kütüphane sessizdi. Eh tabi bizim gibi sabahın 5'inde kim gelir ki? Benim gibi delisinide tanımadım hiç. Kahverengi kıvırcık saçlarımı karıştırdım. Çok şekerim hahahaha. Tamam kes Hermione.
''Bir bakalım!'' diyerek raflara göz gezdiriyorum. Bu günkü şanslı kitabımız kim bakalım? Şimdi düşündüm de, okuyan benim kadar zeki,dürüst,sadık ve normal(!) bir öğrenci olunca kitap havalara uçuyor! Tam Sihir tarihi kitabına uzanmışken duyduğum sesle irkildim. Biri raflardaki kitapları düşürmekle yetmeyip bir kaç küfür savurmuştu. Vay terbiyesiz!
''Sen benim bebeklerime ne hakla zarar veriyorsun!'' diyerek üzerine yürüdüm. İşte benim adamım.
''Senin gibi hiç arkadaşı olmayan bir eziğin tek arkadaşı kitaplar öyle değil mi Granger? Sana acıyorum doğrusu!'' Draco Malfoy gerine gerine yere düşürdüğü kitapların üzerinden geçti, bana arkasına döndü ve masalardan birine oturdu. Bu çocukta benden! Ne güzelde laf sokuyor canım benim. Kitapları doğru yerline sokmam pek fazla zamanımı almadı. Sırıtarak yanına oturdum.
''Eee Malfoy nasılsın? Laf sokma işleri nasıl gidiyor? Duyduğuma göre bu konuda geleceğin oldukça parlakmış!'' Draco iğneliyici gözlerini kitabından ayırıp bana çevirdi. Bu gözler size çevirilsin sizde erimeyin? Var mı böylesi? Var mı maviligrilerin büyüsüne kapılmayan. Varsa o şahısta problem vardır. Toplanır döverik, yola gelir. No problem. Yep!
''Granger seninle aynı havayı solumam bile ayrıcalık. Neden gidip mutluluktan falan ölmüyorsun?'' dedi. Sırıttım. Cidden bu çocuk çok tatlı. Elinde tutuğu kitabı çekip göz attım. Hımm iksir. Dünkü kitabım.
''Sen ne yaptığını sanıyorsun?!'' diye girişti. Sırıtmam genişledi.
''Sadece bakıyorum.''
''Bakma!'' dedi ve o da tıpkı benim biraz önce yaptığım gibi kitabı elimden çekerek geri çekildi. Gözlerime yüzüne çevirdim. Malfoy kızardı mı yoksa?
''Ah Malfoy çok huysuzsun!'' dedim ve yüzümü astım. Omuzlarını silkti.
''Benden ne istiyorsun bulanık?''
''Ah ayıp oluyor ama. Benim sana hiç safkan bozuntusu dediğimi duydun mu? Aşkolsun.'' Sinirle gözlerini kapattı ve derin derin nefesler almaya başladı. O kadar mı çekilmezdim?! Peki, kırıldım. Hıh!
''Ben gidiyorum.''
''Hey Malfoy nereye gidiyorsun!'' dedim. Ama bizim sarı burnu havada prens takar mı! Bastı gitti. İşte onun en çokta bu yönünü seviyorum. Az önce sanırım ağzımdan ufak bir sır kaçırdım. Evet! Ben Draco Malfoy'u seviyorum! Hişş yanlız bu çok gizli!

0 yorum:

Yorum Gönder

Teşekkürler Potterhead